HOLLANDA'NIN BAŞBAKANI MARK RUTTE


Canın ciğerim sevgili arkadaşım ,müşterim.Adam gibi adam diyoruz ya Başbakanımız sayın Tayyip Erdoğan'a
işte mark ta aynen öyle kişilikli ,mütevazi güleryüzlü insan dostu bir insan.Merdan yağmur diye bir kardeşim
Ministry Mark RUTTE, Zafer KESKİN,İlhan
denhaag belediyesi encümen azası ve ayni zamanda vvd partisinde görevli olan kardeşim bana müşteri olarak markı getirmişti.
Bu vesileyle kendisiyle tanışmıştık.O sıralar Balkanende ile koalisyon hükümetin ortaklarındandı.Bisikletle traşa gelir giderlerdi.
Kendisiyle okadar samimi olmuştukki yahu mark dedim hep bizim dükkana geliyorsun ve ben seni bizim dükkanda traş ediyorum gel dedim
bir değişiklik yapalım seni bir başka Türk berberi Alaaddin kardeşimin dükkanında traş edeyim hem oda mutlu olsun sende farklı esnafları ziyaret etmiş ol.Çok hoşuna gitmişti aynen gitiik ve orada traş ettim mark bana fotoğraf çeksinler onlarında reklamı olsun dedi bolbol fotoğraf çektirdik.Traş parasını kesinlikle bırakırdı hollanda'da bu bizden deseniz bile kabul etmezdi ve Alaaddine
parayı bıraktık çünki onun dükkanında traş olmuştu.Yok olmaz öyle şey ben traş etmedimki demesine rağmen zorla bıraktık ve mutlu bir şekilde oradan ayrıldık.
__Yine bir keresinde merdan beni aradı ve salı günü müsaitmisin markla sana geleceğiz dedi.Salı günü bizim dükkan kapalıydı ve bende dükkanda yattığım için
buyrun gelin dedim.Traşmı olacak dedim hayır bu gün sen tatil değilmisin Mark kesinlikle tatil gününün içinde sen istesende traş olmaz.Misafir olarak geleceğiz bir çayını
içeriz ve markın bazı soruları olacak yani bulunduğun bölge ve senin kuaför olman itibariyle
gözlemlerinin farklı boyutlarda olabileceği aklına gelmiş kamu oyu araştırması gibi,halkın ihtiyaçları,şikayetleri ve benzeri konularda fikirleşmek anlamında
sohbet etmek istiyor,nediyorsun müsaitmisin? dedi.Hayhay başım gözüm üstüne vallahi benim içinde süper bir değişiklik olur
monoton bir salı gününden kurtulmuş olurum dedim.İçimden ulan başbakan senden randevu istiyor
yokmu diyeceksin diyerek yorumda da bulundum ki; zaten ben mark'ı bir başbakan gibi görmüyordum,Merdan,ben ve mark çok özel bir üçlüydük.Kardeşten öte diyebilirim.
((Ha bu arada aramızdaki konuşmalarımız merdan beni telefonla arar yozgat..(Yozgat ben oluyorum) nasılsın?sağol yozgat.. sen nasılsın? valla bende iğiyim. Yozgat nasıl(mark için)yozgat çok iyi sana selamı var
yozgat yarın yozgata geleceğiz(Dükkan)müsaitmisin? Akşama kadar yozgatlaşıyoruz kimse bizim muhabbetimizden bir şey anşamıyor ama biz çok şeyler anlatırdık bir tek yozgat kelimesiyle.))
__Ve salı günü öyleden sonra gelmişlerdi uzun ve zevkli sohbetimizden sonra ayrılma vakti gelmişti ve dışarıya çıktığımızda başbakan Mark'ın bisikletinin çalındığını fark ettik.
Bir iki kişiye sorduktan sonra bir marukanın (faslı)arka tekerleği kilitli gri bir bisikleti ön tekerleğin üstüne kaldırılmış birşekilde hoefkade tranvay  durağının oraya doğru gittiğini söylediler.
Bizim cadde hoefkade'ydi markla merdan oraya gittiler tahminen yarım saat veya 45 dakika sonra geri döndüler bisikleti bulamamışlardı fakat çalanların izlerine ulaşmışlar kısacası uzun
pazarlıklar sonucu anlaşamamışlar çalanlarla yada bisikleti çalan marukan larla. Kısacası para
istemişler ve anlaşamayınca geri dönmüşlerdi.Mark, tüh  gitti 1200  euroluk bisiklet daha geçen hafta almıştım diye üzülüyordu.Koskoca başbakanın bisikleti çalınıyor ne polis nede birbaşka kişiyi devreye sokuyor,
şaşırmıştım.Mark'ın neden polisten yardım almadığının sebebini daha sonra yaşamış olduğum bir olayda anLamıştım.
Sonra ne oldu mark,BAŞBAKAN merdanı bisikletinin selesine oturdu ve ayni bisiklette iki kişi merdan önde başbakan arkada tekrar görüşmek üzere temennilerimizi belirterek,selamlaşarak ayrıldık.

Yorum Gönder

0 Yorumlar